info@sendegilimozelegitim.com
Dil ve konuşma bozuklukları, kişinin konuşulanları anlama(alıcı dil) ve kendini ifade etme becerilerinden(ifade edici dil) birinde ya da her ikisinde fizyolojik, nörolojik veya fizyolojik olmayan nedenlerden kaynaklı görülen sorunları ifade eder.
Dil ve konuşma bozuklukları, kişinin konuşulanları anlama(alıcı dil) ve kendini ifade etme becerilerinden(ifade edici dil) birinde ya da her ikisinde fizyolojik, nörolojik veya fizyolojik olmayan nedenlerden kaynaklı görülen sorunları ifade eder. Sözel iletişim sırasındaki düzensizlik ve aksaklıklar dili kullanma becerilerindeki yetersizlerden de kaynaklanabilmektedir.
Dil ve Konuşma Bozuklukları birbirinden farklı tanılardır. Birey konuşulanları anlamada, düşüncelerini sözel olarak ifade etmekte güçlük çekiyor ise bu dil bozukluğudur. Fakat birey çeşitli nedenlerle konuşma esnasında ses, hece, kelime ve cümleleri doğru telaffuz edemiyor ve akıcı bir konuşma sağlayamıyorsa, sesin şiddetini ayarlamada ve şekillenmesinde problem yaşıyor ise bu konuşma bozukluğudur.
Dil ve Konuşma Bozukluklarında erken tanı bireylerin sosyal iletişim becerilerini, akademik performanslarını ve duygusal gelişimlerini derinden etkilemektedir. Erken tanılanmış bireylerin sosyal yaşantılarının, akademik performanslarının ve duyusal gelişimlerinin geç tanılanmış bireylere göre daha olumlu etkilendiği bilinmektedir.
Bireyin dil gelişimi ve ifade edici dili yaşına göre beklenen sevide gelişim göstermiyorsa ve yetersiz ise gecikmiş dil ve konuşma olarak adlandırılır.
Dudak ve damaktan birinde ya da her ikisinden doğuştan yapısal veya fonksiyonel şekil bozukluğu olmasıdır. Dudak ve Damak Yarığı, sesletim için gerekli olan hareketlerin uygun biçimde gerçekleştirilememesine sebep olmaktadır.
Artikülasyon Bozukluğu; bireyin konuşma seslerini yaşına ve konuşma gelişim dönemine uygun biçimde şekillendirememesi ve sesleri yanlış üretmesi, ses uyumunun olmaması durumudur. Fonolojik Bozukluk ise çeşitli konuşma seslerinin yer değiştirmesi, seslerin düşürülmesi ve sözcük öbeklerinin hatalı kullanılmasıdır.
Sesin şiddetinin, yüksekliğinin ve rezonansının ayarlanmasında anormallikler olması, yapısal veya fonksiyonel sebeplerle bireyin gırtlak mekanizmasının ses ihtiyacını karşılayamamasıdır. En sık rastlanan ses bozukluğu ses kısıklığıdır.
Bireyin akıcı konuşmayı elde edebilmesi için belirli bir zaman diliminde sesin ritmini, hızını ayarlamalı ve sesi olağandışı çaba harcamadan düzgün bir biçimde şekillendirmesi gerekmektedir. Konuşmanın ritim, hız ve şekillenmesinde yaşanan aksaklıklar akıcılık bozukluklarına neden olmaktadır.
Genellikle dil gelişimi tamamlandıktan sonra beynin dilden sorumlu olan alanlarının hasarlanması sonucu oluşan edinilmiş dil bozukluğu olarak tanımlanır. Kafa travmaları, beyin tümörleri ve ani felç gibi durumlar edinilmiş dil bozukluğuna sebep olabilmektedir.
Dizartri ve Apraksi olarak ikiye ayrılmaktadır. Nörolojik nedenlere bağlı konuşmayı işlemleme sürecinde meydana gelen konuşma kaslarındaki güçsüzlük, hasar ve koordinasyon bozukluğu sonucu oluşan konuşma bozuklukları motor konuşma bozukluğu olarak adlandırılmaktadır.
Yutma eylemini gerçekleştirmemizi sağlayan kasların güçsüzlüğü ve koordinasyonunun yetersizliği sonucu yutma eyleminin gerçekleştirilememesi durumudur.
Hazırlayan Ody. Yağmur ATAŞ